“Herkes icin Herkesle Diyalog, Nicin?
Gulen Tecrubesi”
20. Yüzyıl Tecrübesi
Diyalog meselesi ve konuşmanin ana bolumune gecmeden once 20 ve 21 yuzyilda yasanan tecrubelerden kısaca bahsetmek istiyorum. Bir merkeze, bir bölgeye veya dar alana yoğunlaşmadan ama dar alan tecrubelerinden istifade ederek diyalogun nicin gerekli oldugu sorusuna cevap arayamaya calısacagim. Diyaloğun ihtiyacina inanmayan cikacagini dusunmuyorum marjinaller insanlar ve gruplar hariç, belki diyaloğun uygulama noktasindaki hatalar, uygulama şekline veya uygulamadaki niyete itirazlar olabilir. Şu anda bu dıyalog alanında dunyada neler oluyor? Dunya hangi yone dogru kayiyor, diyalog karsiti anlayislar gercekten artistami? Diyaloga ihtiyac iddia edenler, Gulen gibi, bu ihtiyaci neden hissediyorlar? Dunyada yeniden buyuk olumlerin yasanacagi dunya savaslari ihtimali artiyormu yoksa azaliyormu?
Tabiiki bu sorulara herkes fotografa nereden baktigiyla alakali olarak farkli cevaplar verilebilir. En onemliside insanlar icin nelerin onceligi var sorusundan cikarsak belki dogru olmasada yakin cevaplari bulmaya calısabiliriz. Bir silah fabrikatoru icin tabiiki diyalog, baris, savassiz alanlar, savassiz dunya birer sevinc kaynagi olmaktan daha ziyade birer kabus olacaktir. Bu bize zor gelmesin, mesela sigara, en basitinden sigara veya zararli maddeleri uretip insanlarin canlarina kiyanlagi için bu mesele normaldir, uyusturucu üretenlerde bilirki birilerin dünyası yıkılacak ama yinede olur. Korku icerisinde yasamayan milletler dolayisiyla savunma icin daha az para harcayacak olduklari icin herhangi bir sistem veya capitalist duzende tuketmedikleri icin ise yaramaz yiginlar olacaklardir. Dıger bır açıdan, hayatinda en onemli sey yemek icmek harcamak ve eglenmek olan birisi icin, Afrikada açlıktan ölenler, Irak ta ölen milyona yakin insanlar , Rwanda da hayatini kaybeden yuzbinler cok onem arzetmeyecektir. Veya dahada vahimi, -hayvanseverler yalnış anlamasın- dunyanin falanca kosesinde olen bir hayvan insan hayatindan cok daha fazla onem arzedecektir. Falanca bir ulkede sahis A nin kopegi icin harcadigi saglik masrafi ile alinacak ilaçlar, Afrikada, onlarca insanin hayatini kurtaracakken sahis A icin kopegi daha kiymetli olabilecektir. Ornekler uzatilabilir fotografin gerisi hakkinda tefekkuru sizin zihinlerinize havale ediyorum. Iste oncelikler bu diyalogtaki durusu ve onun insanların hayatındakı onem sırasını belirleyecektir.
Su anda dunyada bir gercek var. Bu multi-culture konsepti, cok kulturluluk anlayışı. Bu yeni bir konseptmidir yoksa eskidende bugunku anlayısımızdakı gıbı varmidir tartısamsina girmeden gunumuzde olan fotografla konusmak istiyorum. Bilinen odurki bu konseptin yogunlugu artmaktadir. Bu bugun kacinilmaz bir gercekliktir, eskiden farklı olarak, onsuz yapilamaz artık. Insanlar tarihte oldugundan belki cok daha fazla bir sekilde cok degisik milletlerle insanlarla veya farkli kultur din dil ırk ve renkten insanlarla birarada yasamak zorundadir ve bu zorunluluk gunden gune artmaktadir. Yine, tarihsel olarak baksakda sınırlı olsada ornekler ciddi manada mevcuttur. Mesela dogdugum ve buyudugum bir cografya Anadoludan ornek vermek gerekirse; Bundan 900 yildan daha fazla zaman once Türkler ve Türk boylari Anadoluya geldikleri zaman cok degisik kültürlerle tanistilar. Musluman ve orta asyali kimligiyle geldiler. Daha oncede Araplar Müslüman kimligiyle buralara gelmişlerdi. Düzenli bir gelismeyle, Selcuklu ve Osmanli hakimiyetinyle Anadolu cok degisik milletlerin dillerin ve dinlerin vatani olarak 800-900 yil baris icerisinde yasamistir, haçlı ve Mogol dönemlerini saymazsak . Anadolu da Turkler, Ermeniler, Araplar, Kurtler, Farslilar, Rumlar ve diger minoritiler bir nebze ornekte alinabilecek bir sekilde ciddi problemler yasamadan uzun sure beraber yasamanin merkezi olmustur komşu olmuşlardır birbirlerine 1915 lere kadar. Bu etnik olarak farklılıkları barındırma. Dini farklılıklar olarakta Musluman, Hıristiyan, Yahudi, Zoroastiryan ve diger kucuk dinlerin ve emzheplerinin ortaklasa yasadigi bir merkez olmustur.
Anadolunun tarihine genel bir kuşbakışı yaptıktan sonra, hemen gunumuz dunyasindan orneklere kisaca gecmek istiyorum. Ted Chantle raporunda diyorki
Genel olarak toplumdaki ayrismalari cok dikkatli tahlil etmemiz gerekmektedir. Biz ciddi manada politik ve ekonomik bir benzerlik veya icice girmis bir integrasyon gormeyi beklemeliyiz ve öyle olmaktadır. Ayni zamanda kulturel manada ayriligi ve cesitliliginde gelismesine musaade etmeliyiz.
Tabiiki ayrilik ve farklilik insaniligin kaderi. Degil insanligin bir olmasi bir insan diger insan benzememekte, ikizler dahil, iki kardes, hanim es gecinememekte karakter olarak cok ciddi farklikliklar gostermektedir. Butun insanlik ayni dili konusuyor ayni dine inaniyor ve cok iyi egitim seviyesinde olsa bile problemlerin cozulecegini kimse beklemiyor. Insanin oldugu yerde problem vardir. Problemler bitmez, ama minimize edilebilir. Zaten bu turlu bir birlik hicbir sekilde istenilen bir sey degildir. Insanlik inancimiza gore bir atadan gelmistir. Tabiiki bu beklentiyle biz savaslari problemleri, oldurmeleri minizmize etme sansimiz dogabilir sadece, kulliyyen ortadan kaldirmak imkansizdir. Ama yinede asirlardir olmayan bir seyin, din irk dil birliginin olmayacgi zaten dinende muslumanlar icin imkansizdir zira bu Yaratcicinin tercihidir.
Kuranda İlah buyurmusturki “ sayet dileseydim insanlari bir ırktan yaratirdik, “ “eger isteseydik butun insanlari bir inanca sahip olurlardi” Bugün Müslümanlar sayet kendilerinde bulunan bu kardeşlik, din kardesiligini, Müslümanlarında otesinde inananlara ve tüm insanlığa ulaştırmak zorundadırlar, şayet Hz Muhammedin mesajinin evrensel oldugu iddia ediliyorsa. Yoksa cok pozitif yönleri olan bu kardeşlik evrensel manada ayrıştırma aracı olarak kullanilmaya musaittir.
Kısaca goruken olay şudurki insanlık artık globalleşirken ortak bir culture doğru yaklaşırken aynı zamanda local meselelerde, daha önceden önemli olmayan veya dikkat edilmeyen, ön plana çıkmaktadır. Global değerler bazı local değerleri aşındırsada aynı zamanda local değerlerin geçmişteki olduğundan daha farklı olarak değerini ön plana cıkarmaktadır.
Diyaloğun İhtiyacı
Tabiiki insanlar değişik sebeplerden dolayı daha cok birbirlerine yakınlaşırken, ki bu yakınlasma teknolojinin bize sundugu hizli ulasim imkanlari ile dahada kolaylasti, sinirlar kalkiyor, ulkeler kendi aralarinda ulasım ve irtibatı arttırmak adına bazi antlasmalar yaparak vizeleri iptal ediyorlar, birlikler kuruyorlar EU gibi, butun bunlar olurken diyaloga ihtiyac kat be kat artiyor. Insanlik hic bu kadar yakınlasmamisti mesafe olarak veya hic bu kadar birbirleriyle yakin yasamak zorunda kalmamisti. Bu, insanlari ayni zamanda bir mecburiyetede itiyor herkes birbirine muhtac. Bugun globallesen dunyada nasilki kucuk ekonomik krizler dunyanin diger yerlerini sarsabliliyor. Nijeryadaki bir petrol cikarim tesisine terrorist bir saldiri petrol fiyatlarini 3-4 dolar arttiriyor ve aninda butun dünyaya milyonlarca dolarlara varacak zararlar verebiliyor. İşte insanlik kuculen dunyada yapacagi her seyin iyi veya kotu kendisine bir sonuc olarak geri dönecegine daha cok inanaiyor. Bunun en guzel ornegi (environment) cevre ile alakali calısmalar ve bilinclenme.
Bu hizli yakinlasma, insanlarin degisik sebeplerden dolayi hizla buyuk gruplar halinde yer degistirmesi, is icin, ogrenim icin, dil icin, veya macera icin, veya dini sebeplerden dolayi olsun, artik insanlari birarada yasamaya daha cok itiyor. Artik ulkeler kendi problemlerine cozum ararken cok kültürlü veya cok dinli (Multi-faith, culture) toplumu göz önüne aliyorlar. Ders müfredatlarinin onemli bir parcasi oldu bu mesele. Ornegin ingilterede 20 yildan fazladir Din dersi multi-faith oldu ki herkesin ihtiyaci giderilmekle beraber, ögrenciler, beraber yasadigi kisileri biraz olsun tanimak icin bir arac olarakta kullaniliyor, bu tek din dersi degil diger sosyal derslerede eklenilmis durumda, vatandaslik dersleri gibi.
Artık, Dünya hicbir zaman eskisi gibi olamayacaginin sinyallerini verdi. Hersey farkli bir acidan degerlendirilmek zorunda. Bugun artik ister fiziksel ister sanal olsun birbirimizin komşusuyuz, nerede yasarsak yasayalim. Bugun Astanada yasayan birisiyle, New York ta yasayan birisi, veya Delhi veya Nairobi veya Istanbulda onemli degil, benim yan komsum kiminle irtibat kurdugum insandir. Bu ayni zamanda, beraber birlikte yasama ve entegrasyonun agirligini hafifleten bir seydir. Bir Turk Amerikada yasarken, konustugu, meselelerini cözdüğü kisiler Türkiyeden olabiliyor. Yukarida Ted Chantle raporunda esasinda bunun sinyallerini veriyor, herkes ici ice ama ayni zamanda ayri. insanlar artik dual kimlikere sahipler. Bu iki veya daha fazla kimligin bazen ikidende cok bir arada idare edilmesinin adıdır diyalog. Iste bu noktada diyalogun ihtiyacini hissediyorsunuz. Insanlar ne kadarda parallel toplumlarda yasasada birbirlerine ayni fiziksel toplum içinde muhtaclar. Fakat bunu istemeyen veya gerekliligini hissedemeyen bir Ingiliz ve bir Pakistanli 30 yil yanyana yasayipta birbirlerine 10 defa selam vermemisde olabiliyor.
Gulen hareketi ve Gulen Diyalog Tecrubesi
Gulen Turkiyede, bu mesele bir ihtiyac olarak hasil olmus ama toplum nezdinde oncelik sayilmadigi bir anda cesur bir cikisla bu diyalog ihtiyacini gundeme tasimistir ve Turkeiyde sayilari cok azda olsa azinliklarla irtibata gecmis onlarla ve dini liderleriyle gorusmus, Turkiye disinda tasarak Papa ve Israel hahambasiylada gorusmustu. Bunu yaparken hangi kimlik ile ve hangi gucle bunu yaptigi meselesine girmek istiyorum. Burada Dr M cetin’in yapmis oldugu siniflandirmadan istifade edecegim.
Gulen hareketi ve Gulen tecrubesine girerken kisaca sunuda belirteyim, Gulen ve Gulen hareketi ayni seyler demek olmayabilir, her nekadar Gulen ciddi manada insanlarin uzerinde etkisi olsa bile.
Oncelikle Gulen yazan ve yazar birisi olarak, yazdiklarini hayata ve aksiyona donusturen siradisi birisi olarak liderligini yapmadigi cok organize olmayan bir hareketin oncusu olmustur. Yillardir verdigi eserler, konusmalar kose yazilari ile Gulen hareketine genel manada Anadolu insanina, son zamanlardada global olarak tum dunyada bircok insan icin, akli, manevi, dini, mental (duygusal) olarak etkisi olmustur. Bu yakinligina gore toplum icerisindeki cok kesime etkisi olmustur. Bu etkiyi olusturan meseleri birkac kategoride sayarsak, bu ayni zamnda Gulenin diyalog anlayisina isikta tutacak ve altyapi olusturacaktir.
1- Gulenin acikca terror siddet ve intihar bombacilarina tavri: Gülen bu tavrinda cok istikrarli bir davranis sergilemistir. Ayni zamanda Gulen toplumda din ve terorunde ortak olarakta kullanilmasina karsi cikmistir. Mesela 11 Eylul bombalamalari icin olan tavri cok onemlidir, Washington postta yarim sayfa kinama (condemnation) yayinlamasi, teroru lanetlemesi ve Muslumanin terorist olamayacagini veya teroristin musluman olamayacigini soylerek cok net bir cizgi koymasi. Ama bana gore bu en onemli kose tasi degildir Gulenin terore karsi tavri noktasinda. Cok daha onceleri Israelde oldurulen masum Israelli cocuklar icinde cami kursusunde ayni tavri koymus bu cesur tavri icin cidi tepkiler almistir, ama bundan vazgecmemistir. Cunku o devrede, Turkiyede ve dunyada Israele karsi Filistin meselesinde cok ciddi halk desteginin oldugu bir devrede, yalnis yontemlerle hakkini savunamazsiniz, teror bunun aleti olamaz demesi o devrede cok cesurdu. Bununda otesinde Turkiyede ozellikle 1970 1980 arasi ideolojik kavgalarin oldugu bir donemde gencleri egitime, isadamlari ve halkida bu egitimde yogunlasan gencleri desteklemesi icin calismasi bunun daha onceki temelleriydi. Bu sayede binlerce, belki onbinlerce genc kavga ve olume degilde egitim, baris ve diyaloga yurumustur.
Dinler arasi diyalog aktiviteleri ve tesvikleri: Gülen tabiî ki hareket alani genisledikce diyalog alaninida genisletti, ve Turkiyenin her kosesine ve Turkiye disina tasti. Bu durus Turkiye icerisinde yasayan Rum, Ermeni, Suryani, Katolik, Yahudi ve diger dini azinliklarida icine aldi ve ayni zamanda Gulenin bu calismalari azinliklar icin bir cikis kapisi oluverdi ve toplumdaki yokolmus haklarini geri almada bir baslangic noktasida oldu. İceride bunlar olurken Gulen yurt disina ulasti, merhum Papa 2. Paul ile Vatikanda, ve Kudus Hahambasi ile gorusmeleri oldu. Ve gidemedigi ulkelere belki tanidigi veya yakininda bulunan insanlarla diyalog mesajlari gonderdi.
Gulenin batiya bakis acisi ve medeniyetler bulusmasi: Gülen yine bu noktada batiya pozitif, ve pragmatik bir bakis acisiyla bakmasi, iki tarfin faydasina bir beraberligin kalici ve catismasiz (conflict-free) anlayis olusturacagi teziyle Gulen medeniyetlerin bulusmasi ve ko-operasyonunu desteklemis ve tevsik etmistir. Ve yine bunu yaninda Gulen bati ve dogu, teknoloji ve mistisizm bulusmasinin faydasinada deginmistir. Tabii bu tavir otomatikman, diaylog, karsilikli anlayis ve kabul, hosgoru ve ortak noktalarda, insanligin menfaati veya ortak paydalarda birlesmeyi tetiklemis, ve ozeldede Turkiyenin EU basvurulari ki Turkiyenin ve Avrupanin karsilikli menfaatlerini icerdiginden dolayida basvuruyu desteklesmtir.
Diyalog Gulen icin neden cok Onemli
Gulenin diyalog temelleri bir iki ana kural uzerine bina edilmistir, ve onlardan en onemlisi ise kisilerin haklari. Kislerin haklari soz konusu oldugu zaman bazilari aksini iddia etsede toplum icin kisilerin bireysel haklarindan fedakarlik yapilamaz. Bu hak ayni zamanda her kisi fert olarak toplumun parcasi oldugundan dolayi, bir sahsin hakkinin inkari veya elinden alinmasi demek butun toplumun hakkinin elinden alinmasini zimnen icerdigi icin elinden alinamaz. Gulen bu konuda;
Her insan hayvanlardan farkli olarak butun insanligi temsil eder ve kisisel haklar toplum icin feda edilemez ve toplumsal haklar kisisel haklarin uzerine bina edilmelidir. Bundan dolayidir ki semavi dinlerde bulunan temel insan haklari ve ozgurluk, savas yorgunu batililar tarafindan istihdam edilmistir. Bu haklar butun iliskilerde oncelik kazanir. Kisisel haklar icerisinde en onemlisi ise yasama hakkidirki Yaratici tarafindan verilir ve O’nun tarafindan alinir.
Baska bir acidan Gulen insanlarin normal sartlarda problem ureten seyler oalrka gorulen meselelerin haddi zatnda normal haklar olduguna isaret eder.
Diger haklar ise din ve dusunce ozgurlugu,mulk edinme hakki egitim hakki vs …………. Esitlik anlayisnin olusmasi ki bunun sonucunda butun insanlar kendilerini ayiran ve dislayan etnik renk ve dil ayrismasindan uzak bir sekilde esittirler. Yeni milenyumda bunlar vazgeilmez haklar olacaktir.
Yine Gulen kalici bir diyalogun olusmasi adina temel insan haklarinin mutlaka herkese temin edilmesinin gerekliligine isaret ediyor.
Öyle inanıyor ve ümit ediyorum ki, yeni milenyum, Batı'daki korkulduğunun aksine, en azından önceki asırlardan daha mutlu, daha adil ve daha merhametli bir dünya vaat etmektedir. Evet, aynı kökten geldikleri, aynı temel esaslara sahip bulundukları, aynı kaynaktan beslendikleri halde, asırlarca rakip dinler olarak yaşamış bulunan İslam, Hıristiyanlık ve Musevilik arasında başlayan, hatta eski Hint ve Çin dinlerini de içine alacak şekilde gelişen diyalog teşebbüslerinin olumlu neticeler verdiği müşahede olunmaktadır. Yukarıda bir nebze temas edildiği gibi, global bir köy halini alan dünyamızda bu diyalog mecburi bir süreç olarak gelişecek ve sözü edilen büyük din mensupları, mutlaka birbirleriyle yakınlaşma ve yardımlaşma yollarını bulacaktır."
Simdi Gulen den son bir alinti daha yaparak beklentisine isik tutmak istiyorum. Bu ayni zamanda Gulen gelecekten cok umitli oldugunuda anliyoruz . cunku sevgi merhamet, karsilikli saygiya dayanan bir gelecek beklentisi ve umidi agir basiyor.
Evet bu baharda sevgi, merhamet, acima, diyalog, digerlerini oldugu gibi kabul ve karsilikli saygi ve haklarin temellerinin atildigini goruyoruz. Bu zamanda, insanlik kendi gercek oz degerelrini kesfedecektir. Dogruluk, İyilik, nezaket ve hikmet dunyanin ana temelini olusturacaktir. …….
Global Yaklasim
Butun bunlarin olusmasinda cok onemli bir factor vardirki oda dunyanin gun be gun globallesmesi, herkesin birbirine komsu olmasi, yakinlasmasidir. Yukarida soylemis oldugum gibi toplumlar artik birbirlerine cok yakin ve muhtaclar, he ne kadar bir grup insanlar veya toplumlar kendini dunyanin kalanindan ayirmaya calissada ancak bir noktaya kadar ayirabilir. Ayrisma genel ortak noktalarin yaninda az bir bolum olusturacaktir. Bundan dolayidir ki, global bir yaklasim tarzi butun hayati kapsamak ve kucaklamak zorundadir. Buda kayitsiz sartsiz diyalogtur. (Unconditional.) Boyle bir diyalogu icermeyen her turlu anlayis eninde sonunda kendinden daha kapsayici bir bakisa teslim olmak zorunda kalacaktir. Fakat bu anlayisi temsil eden dinler anlayislar yasam tarzlari, dunyada dahada yayginlasacak ve insanligin bagrinda buyume sansi bulacaktir.
Iste bu noktada pratikte olan problemlere nasil cozum bulacaksiniz. Toz pembe dunyalar cizmek cok zor bir sey degil. Her insan hayalinde guzel bir dunya kurgulayabilir. Ama butun bu problemli dunyanin onunde cozum nedir. Iste bu noktada Gulenin pragmatic bir yaklasim icinde oldugunu goruyoruz. Insan olma gercekligini kabul etmis, problemleri gormus bir anlayis ancak bir cozum uretecegini biliyor Gulen. O yuzden Gulen daha cok diyalog ve daha cok diplomasi diyor. Ahsan Khan diyorki, Gulen daha cok diplomasi daha cok diyalog derken, haddi zatinda yeni olmayan daha oncede alimler tarafindan deginilmis olan Yaratici ve sifatlarinin insanlarla irtibatinin kurulmasidir. Sayet insanlar ozellikle muslumanlar kendileri ile yani egolari (ene) ve Allahin sifatlarini irtibatlandirirlarsa kisilerin diger insanlara bakis acilari degisir ve diyalog adina cok farkli bir bakis acisiyla digerlerine yaklasirlar, yani Yunus Emrenin dedigi gibi ‘Yaratandan oturu yaratilani severler.’ Yine Khan tarafindan dikkat cekilen diger bir husus ise Gulen cok onemli bir olcude mezhepler arasi veya itikatlar arasi ayriliklara cok az ehemmiyet vermesi ve oldugu gibi kabullenmesidir. Tabiiki bu anlayasini Gulen muslumanlar arasindaki farkliliklarini oldugu gibi kabul anlayisin diger dinlerede uzatinca ortada daha uretici ve dunyayi kapsayici evrensel bir diyalog anlayisi ve surec cikiyor.
Yine bu noktada Nelson Mandelanin 2000 yilindaki toplantidaki konusmasindaki bir paragraph ayni zamanda 21 yuzyil icindeki diyalogun olusmasi icin ana harci kimlerin olusturacagininda isaretini vermis oldu.
"Bizler hapishanede iken dış dünya ile irtibatımız kesikti. Ancak Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi dindar insanlar ve gruplar bizi yalnız bıkmadılar. Onların sayesinde hapishaneden eğitilmiş insanlar olarak çıktık. Bu nedenle, 21. yüzyılın çatışmaların değil de barışın egemen olması gereken bir yüzyıl olması için dinlere ve dindar insanlara çok büyük görev ve sorumluklar düşmektedir. Bu bağlamda bu parlamentonun anlamı daha da büyümektedir."
Terrorismin Panzehiri; Diyalog
Bugun Bati diyaloga daha pragmatic bir bakis acisiyla bakmasi lazimdir, ve ayni zamanda Muslumanlarda diyalogun getirilerini gormek zorundadirlar. Bugun terorizmin cozumu diyalogtur. Her iki taraf bu diyalog cabalarini desteklemek ve cozume katkida bulunmak zorundadir. Kacinilmaz olarak insanlar daha guvenli daha yasanabilir bir dunya arzusunda olmak istiyorlarsa, kendi sinirlarini koruma altina almalari birsey ifade etmiyor, dunyanin heryerini topluca kapsayan bir cozum bulunmak zorundadir. Diyalogsuz veya bunun eksersizini yapmamis insanlar her an herkes icin tehditdir bu dunyada. Ve bugun dun gibi degildir, eskiden toplumsal olaylarda sikintilar olaylar problemler lokal olarak kalirdi ve lokal bir yeri etkilerken, kucuk gole atilan bir zehir gibi o goldeki baliklari olduruken, bugun diyalogsuz insanlardan veya topluluklardan sizacak toplumsal zehirler, butun okyanusu zehirler gibi etkisi olacaktir.
Gelecek tehlike altinda olabilir
Bu yuzdendirki insanligin tarihi degisik bir acidan risk altindadir. Insanlardaki diyalog nosyonun ve anlayisinin gelismesi lazim, yoksa yakin bir zamanda bir 3 dunya riski hala ihtimal dahilindedir. Medeniyetler catismasi (Clash of civilisations) cok uzakta degildir. Bugun dunyada kan, olum kusmak isteyen gruplarin insanlarin elinde nukleer silah olmayabilir ama ellerinde bugun degisik silahlar vardir. Bu insanlarin veya gruplarin yakin bir gelecekde, cok insanlari oldurecek silahlari ellerine gecirebileceklerdir. O insanlarin nukleer silahlara ulasmasi an meselesi. Bu insanlar bu silahlara ulasip kullanmasindan once diyalog anlayisinin bu insanlara ulasmasi lazim. Herkesin en onemli seyi olan hayat guvenligi bu analayisin yogunluguyla alakali. Hicbir zaman tehlike tamamen yok edilemeyecektir ama minimize edilmesi lazimdir.
I ve II Dunay savaslari (I and II World Wars)
Sona dogru yaklasirken bir meseleye daha deginmek istiyorum. Dunyamiz yeteri kadar kotu tecrubeye sahip, ozelliklede 2 dunya savasi tecrubesine. Yine daha onceki yuzyillarin daha iyi oldugu iddiasinda bulunmuyorum belli zaman dilimlerinde daha buyuk savaslar yasanmis olabilir. Tarih hep ciddi savaslarla dolu, Mogollarin istilasi, mesela, hacli seferleri, yuzyilsavaslari vs. Fakat olum rakami olarak bu geride biraktigimiz asir ciddi huzunlerin asri oldu, dunya kasitli olarak bir millet veya milletleri yok edebilme duygularini farkli boyutuyla yasadi. Sadece II dunya savasi en az 60 milyon insanin olumune sebep oldu. Resmi rakamlara gore 62 ila 78 milyon arasi takribi insane hayatini kaybetti.
World War II casualty statistics vary greatly. Estimates of total dead range from 50 million to over 70 million. The sources cited on this page document an estimated death toll in World War II of 62 to 78 million, making it the deadliest war ever.
Tabii bu cok buyuk bir rakam Kazakistan nufusunun 4 katindan bahsediyorum. Bu kadar insan savas sebebiyle olumle tanismis. Ne kadar dunyanin nufusu artiyorsa, o kadar daha tehlikeli oluyor savaslar ve olacagi kesin. Buda bize diyologla alakali bakis acimizi tekrar gozden gecirmemizi gerektiriyor. Daha pragmatik, daha practical cozumler uretmek gerekiyor.
Sonuc
Basta sormus oldugum sorulari bir daha soruyorum. Su anda bu diyalog alaninda dunyada neler oluyor? Belki butun isaretelr iyi seylerin oldugunu veya olacagini gostersede, sikintili devre heran gelebilir, cunku asiri sag gruplar gucleniyor ve yeni yeni sikintili devrenin yasanmasi muhtemeldir.
Dunya hangi yone dogru kayiyor? Su anda 11 Eylul ve sonrasinda gelen teror olaylarindan dolayi ihtimal olusabilecek Islamapobia tehlikesini dunya su anda basariyla atlatiyor gibi gorukuyor. Daha tehlikeli bir surec ise etnik problemlerin (din ve etnisite bazen ayni olabilir) yasanacagi gunler icin hazirlikli olmaliyiz.
Diyalog karsiti anlayislar gercekten artistami? Evet diyalogun poztif acilimi diyalogun onunde durmak isteyenlere hirs veriyor, daha cok calismalarini sagliyor ve son kozlarini oynarken tehlikeli olma ihtimalleri var.
Diyaloga ihtiyac iddia edenler, Gulen gibi, bu ihtiyaci neden hissediyorlar? Cunku isaretler pozitif goruksede problemleri minimize etmek icin her zamankinden daha gayretli calisip bir 3. dunya harbi veya benzer kavgalardan uzak durmak icin bu diyalog calsimalarina siddetle ihtiyac var. Zaten bu ihtiyac globallesen dunyanin ortak ihtiyaci.
Dunyada yeniden buyuk olumlerin yasanacagi dunya savaslari ihtimali artiyormu yoksa azaliyormu? Yeni millenyumdan umitliyiz, umariz ki bu ihtimal az olsada yinede vardir, diyalog deyip insanliga sesini duyurmak isteyenlerin gayreti, onlarin gunden gune aktifliklerin artmasi, bugun burada olmak bile bu ihtimalin azaldiginin en onemli isaretlerindendir. Bilinmesi lazimki herkesin varolma, yasama hakki vardir. (Right to exist).
Dunyada artik sinirlar cok alakasiz olmaya baslamistir. Her an insanlar rahatca bir yandan diger yana gidebiliyorlar. Yeni milenyum herhalde globallesen dunyanin isaretcisi WWW dur, bugun internet nasil sinirlar tanimiyorsa yarinlar da sinir taninmaz bir dunyayi doguracaktir. (New boundaries in a world there is no boundaries.)
Nasilki kalkan bir sinirin yerine yeni sinirlar gelir hehalde sinirsizlasan bu dunyanin yeni sinirlarini ve cizgilerini diyalog anlayisi, tolerans anlayisi, hosgoru anlayisi, herkesin her turlu haklarina saygi ve sevgi, herkesi dini, irki, dili, renki, cinsiyeti, mezhebi ne olursa olsun, herkesi oldugu gibi kabul anlayisi belirleyecektir. (these boundaries will be drawn by the understanding of dialogue and tolerance)
Sozlerimi bitirirken insanligin kulagina diyalog fisildayan veya haykiran Gulenin 1996 da diyalog cagrisindaki sozleriyle bitiriyorum
“Diyalog adina butun tolerans ve hosgoru sahibi insnlarla ele ele diyorum. Diyalog dernekleri ulkenin her kosesinde kurulmali ve sayet birileri kan dokmeyi planliyorsa, bu mesele daha niyet planindayken, daha ihtimaller halindeyken durdurulmali”
Monday, 26 April 2010
Subscribe to:
Posts (Atom)